Sarılmak Beleş!

Geçenlerde bir tv. Kanalının akşam ana haberlerini izliyordum. Birkaç üniversite öğrencisi ekranda görüldü. Ellerinde “Sarılmak Beleş” yazan pankartlar vardı.  Geçen kişilere de; “sarılabilir miyim?” diye sorup sarılıyorlardı.

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Geçenlerde bir tv. Kanalının akşam ana haberlerini izliyordum. Birkaç üniversite öğrencisi ekranda görüldü. Ellerinde “Sarılmak Beleş” yazan pankartlar vardı.  Geçen kişilere de; “sarılabilir miyim?” diye sorup sarılıyorlardı. Niçin böyle bir uygulama yapıyorsunuz? Sorusuna da gençler: “Toplum olarak birbirilerimize çok yabancılaştık. Sevgisiz, selamsız, adeta hissiz bir toplum olduk. Bir nebze de olsa karşılıksız sevgiyi hatırlatmak istedik.” diye cevap verdiler.

                                                 *    *   *

Gençlerin taşıdıkları pankart bana Sevgili peygamberimizin hicretten sonra Medine’de ensar ile muhacirleri kardeşleştirdiği günlere götürdü. O ne güzel kardeşlik sahnesiydi. Herkes birbirine sarılıyor. Medineli Müslümanlar yani ensar, Mekke’den gelen kardeşlerini (muhacirleri) evlerine götürüyorlar. “işte kardeşim evim, sana ne lazımsa al helal olsun” diye evlerini açıyorlar, işlerine ortak ediyorlar, ekmeklerini paylaşıyorlardı. Tarih bu İslam kardeşliğine dünyanın başka bir yerinde katiyen şahit olmadı

 *    *   *

Bir adam yakın bir köydeki arkadaşını ziyarete gidiyordu. Yanına tanımadığı bir yolcu geldi. Selam verdi. Konuşmaya başladılar: “Nereye böyle?” dedi. “Şu ilerideki köyde bir arkadaşım var O’nu ziyarete gidiyorum”. “Ha demek o sana önce ziyarete geldi, şimdi de sen (ayıp olmasın, borçlu kalmayayım) diye iade-i ziyarete gidiyorsun galiba?” . “Hayır ben O arkadaşımı Allah için karşılıksız seviyorum. Hiçbir menfaat ummadan ve hiçbir borçluluk hissi duymadan, sadece Allah rızası için gönülden seviyorum” deyince bu yabancı kendini tanıttı. “ Menfaat düşüncesi olmadan sırf Allah için birbirinizi seven siz iki arkadaşı Allah da seviyor.  Ben, bu müjdeyi size ulaştırmak için gönderilen meleğim” dedi ve kayboldu.

                                                 *    *   *

 Sevgili Peygamberimiz. “Kim ki bir müslüman kardeşinin ihtiyacını görüvermek için yürürse, ayrıldığı yerden dönünceye kadar Allah her attığı adım için yetmiş sevap yazar, yetmiş günahını siler. Eğer O mümin kardeşinin işini hallederse annesinden doğduğu gün gibi günahsız olur. Eğer O din kardeşinin işini hallederken ölürse –sorgusuz, sualsiz- cennete gider” demiştir.

Bir kanaat önderi dostlarına: “ evden abdestsiz sokağa çıkmayın ve – Allah’ım bugün bir kuluna iyilik yapmayı bana nasip eyle – diye dua ederek evden çıkın” şeklinde tavsiye edermiş.

                                                    *   *   *

Hz. Muaz (R.a): Peygamberimizin şöyle buyurduğunu işittim: “ Allah –u Teala: Benim hoşnutluğum uğruna birbirini sevenler için, peygamberlerin ve şehitlerin bile imrenecekleri derecede nurdan kürsüler vardır.” Der.

Ebu Hüreyre (R.a)nın rivayet ettiği bir hadiste ise sevgili peygamberimiz: “ Allahü Teâla kıyamet gününde: Benim için birbirini (karşılıksız menfaatsiz) sevenler nerede? Onları gölgemden başka gölge bulunmayan bir günde arşımın gölgesinde gölgelendireceğim” buyurdu.

                                                      *   *   *

Ne dersiniz sevgili okuyucularım “Sarılmak Beleş” pankartını taşıyan o gençler bizlere din kardeşliğimizin ne derece önemli olduğunu Allah için sarılınca günahlarımızın döküldüğünü hatırlattılar mı acaba?

Bir de şu ayet-i kerimeyi: “ Bütün müminler (inananlar) kardeştir”.

Kalın sağlıcakla

Allah’a emanet olun

Sarılmak Beleş!
Bizi Takip Edin