Saadet Partisi Beykoz İlçe Başkanı Burhan Öz, Taksim Gezi Parkı’ndan başlayarak, ülke genelinde yayılan protesto eylemlerini yorumladı
Saadet Partisi (SP) Beykoz İlçe Teşkilatı Başkanı Burhan Öz, Taksim Gezi Parkı’ndan başlayarak, ülke genelinde yayılan protesto eylemlerini yorumladı: Bize benzeyen içi boş kuşu 12 yıldır Başbakanlıkta tutuyorlar!
Gündemi değerlendirdi
Bir haber dönüşü, gazeteci meslektaşlarımız ile tesadüfen geçtiğimiz bir kermesin önünde teşkilat mensupları ile muhabbet ederken rastladığımız Saadet Partisi Beykoz İlçe Teşkilatı Başkanı Burhan Öz’e, Taksim Gezi Parkı eylemi ile birlikte ülke geneline yayılan protesto eylemlerini nasıl yorumladığı sorusunu yönelttik.
Öz, İlçe Teşkilatı yöneticileri İsmet Sonar (Halkla İlişkiler Birim Başkanı), Ramazan Aslan ( Kadın Komisyonu Başkan Yardımcısı) ve İsa Taşçı (STK Başkan Yardımcısı) ile birlikte gündemi değerlendirdi.
Neler söyledi?
Saadet Partisi İlçe Başkanı Burhan Öz, şu açıklamalarda bulundu:
Olaylar ilkin, ağaca dokunulmasın’ diye çok normal bir şekilde başladı. Parkta kurulmuş çadırlar vardı. Vatandaşın tepkisi gayet normal, güzeldi ama artık bizim ve bütün dünyanın gözü önünde, polislerin kullandığı bir orantısız güç, bir sertlik ( yalandı.) Bu da, olayı böyle bir şeye doğru sürükledi. Olaylar, önemli. Bu, vatandaşın taşmasıdır’
Hakikaten son zamanlarda iktidarın bütün kibri ile, gururu ile her konuda reddettiği vatandaşa, sanki aradığı fırsatı bulmuş gibi bir an doğdu ve hemen sosyal medyadaki paylaşımlar ile de bir tepki buldu, karşılığını aldı ve oraya toplanmalar başladı.
Burada önemli olan, ortada hiçbir şey yok iken, yani gayet mütevazı ve çevrecilerin yeşili koruma adına bir hak arayışını şimdi toplum başka şeyler ile konuşuyor hatta Avrupa’dan gelen seslere baktığımızda, Allah korusun, Türk Baharı mı?’ diyorlar! Biz, Arap Baharı’nın karşılığını gördük; milyonlarca can, haklı haksız birçok devlet adamının haince öldürülmesi, tutuklanması gibi. ( Olay), buradan Türk Baharı’na getirilmeye çalışılıyor. Şimdi burayı ayırmak lâzım.
Ama hükümet bu olayı iyi okuyamaz ise, yazık eder. Demokrasi adına çok şey kaybedebiliriz. 28 Şubat’a benzeri olaylar yaşıyoruz aslında. Ancak hükümetin bunu okuyamadığını hissediyoruz. Şöyle ki, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dün akşam Fas’ta yaptığı bir basın açıklamasını dinledik. Önemli değil, ben dönene kadar diner bu olaylar’ diyor! Bu olmaz. Bu, bizi ürkütüyor.
SP Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk Bey’in, Bu şekilde olmaz, devlet adamı bunu yapmaz’ şeklinde açıklamaları var. Yine, Genel Başkanımız Mustafa Kamalak da benzer şeyleri söylüyor: Sen hükümetsin, halkın isteğine bak. Sen muhalefet değilsin.’
( Bülent Arınç gibi bazı isimlerin Başbakan’dan farklı açıklamalar yapmaları konusuna gelince, ) Bu bir oyun. Bunu bilerek yapıyorlar ve bunu hep yapıyorlar. Artık buna da inanmıyoruz. Böyle ( durumlarda) çelişkili üç- beş açıklama yaptırıp insanların düşüncelerini yok ediyorlar, akılları ile oynuyorlar. Bu da yanlış! Hükümet isen, bir tek sözcün vardır, o konuşur. Bu olayların adı yıllar sonra ne konacak, bilmiyorum. Hükümet mi var ortada, yoksa tuhaf bir garabet mi, biz de bilmiyoruz; üzülüyoruz.
Biz bu ülkede Milli Görüş diye bir şey iddia etmiştik ve bununla dünya lideri olacak bir Türkiye tavsiye etmiştik bu ülkeye ama bizi anlamadılar. Bize benzeyen bu içi boş kuşu, 12 yıldır Başbakanlık’ta tutuyorlar. Bize benziyor’ adına da bizim insanlarımız ona oy veriyor; bu, bizi daha çok üzüyor, yaralıyor.
Biz, burada ( yaşanan bu olaylar sürecinde) bir liderlik göremiyoruz. Niye? Lider ne yapar? Zor zamanlarda bir şey yapar. Kolay olayı herkes yönetir! Lider ise zor zamanlarda çözümler bulur. Ama Cumhurbaşkanı başka konuşacak, diğeri başka; bilinçli hareketler bunlar. Başbakan’ın Reuters Ajansı ile girdiği polemiği izledik; ne kadar ayıp şeyler!
Bu süreçte, büyüklerin, altı dolu olmayan bir sürü lafları, bakışı var. Bunun sonucunda ne olur? Kafalar daha mı karışır yoksa toplanır mı?
( Prof. Dr. Necmettin Erbakan, eğer vefat etmiş olmasa idi, bu süreçte ne yapardı? sorusu üzerine ) Erbakan, bir kere bu süreci başlatmazdı! Bu sürece girilmezdi. Erbakan Hoca’nın, 28 Şubat’ta üzerine yürüyen tanklara ne dediğini hatırlayın. İşte devlet adamı odur. Erbakan ne dedi? Ordumuz ile iç içeyiz, kardeşiz; ordumuza laf söyletmeyiz ’ Yani, devlet adamlığı bunu gerektirir.
Bugün beğenmediğimiz bir Devlet Bahçeli bile, bir devlet adamlığı örneği göstermiştir. Örgütünü, bu olayın içine girmeyin!’ diye uyarmıştır. Net konuşmuştur. Biraz liderlik var. CHP lideri şu anda tamamen soytarılığı oynuyor. Oraya gidiyor vs. Bu süreç tehlikeli, şakası yok bu sürecin. Hangi dönemden geçiyoruz? Suriye olayı yaşanıyor, İran olayı yaşanıyor.
Erdoğan’ın son Amerika ziyaretini iyi okuduysanız, ( oradan) rezalet ile geri döndüğünü görürsünüz. Tayyip Erdoğan, bu sefer Amerika’dan istediği hiçbir şeyi alamadı. Tayyip Erdoğan şu anda kendine göre biçtiği süreci, yaşayamayacağını anladı, bundan dolayı da hırçınlaşıyor.
( Yüzde 50’yi biz zorla evde tutuyoruz açıklaması konusunda) Bunu anlamak zor, anlayamıyorum. Bu, yanlış bir şey. Size bir güç verilmiş almamışsınız; verilmiş- Almış olsanız, o güce inanırsınız ve söylemeye bile ihtiyaç duymazsınız. Çünkü güçlüsünüzdür. İktidar adına size bir şey verilmiş ise, ( sizden geri alınma) sürecinin başlayacağını hissettiğiniz zaman, işte bu sefer o gücü kendin tuttuğunu söylemeye başlarsın. Bunlar çok agresif hareketler.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a verilmiş olan (ABD desteği) çekildi. Suriye olayında onu tamamen kendi haline bıraktılar ve yanlış yaptın’ diyerek, onu orada rencide ettiler. Halbuki, onu kendileri yönlendirmişlerdi. Biz bunun benzerini nerede yaşadık? Saddam Hüseyin olayında. Hüseyin’e dediler ki, Kuveyt senin şehrin! Gidip alsana!’ Saddam’ı oraya gönderdiler, sonra da, niye gittin?’ dediler! Sonra da Saddam’ı yok ettiler.
Tayyip’e ne yaptılar? Suriye senin’ dediler! 2 yıl önce Esed ile Tayyip Antalya’da tatil yapabilecek kadar dosttu. Yani, çok benzeşiyor olaylar. Bunları okumadan işi çözemeyiz. Erdoğan ilk günlerde Amerika’ya güvenerek, ne dedi? Suriye olayına biz tabi ki tarafız; biz hallederiz’ dedi. Amerika ise şimdi Rusya olayından sebep, biz karışmıyoruz’ deyince, Erdoğan çaresiz kaldı ve şimdi çözüm bulamıyor; (Tayyip Erdoğan’ın) hırçınlığı buradan! ( Yani, aslında bütün olaylar birbiri ile ilişkili, kademeli.)
Yani, devlet idaresi şu anda çok çaresiz; bu olaylarda onu görüyoruz. Şu anda topu biraz Cumhurbaşkanı’na atarak, zaman kazanabilir miyiz?’ mantığı ile açıklamalar yapılıyor.
Bunlar toplum psikolojisi ile oynayabiliyor. Acaba diyoruz, bu olaylar, yine gaz atma değil de, bir gaz alma mı? Bu da mı bir gaz alma şekli acaba? Yani, toplumun şiştiğini fark ettiler ve bu olaylar ile gerginliği mi alıyorlar? Yoksa bunun arkası düzgün gelebilir mi? Yalnız, korkum şu: Bu tarafı belki yönetebilecek Kılıçdaroğlu gibi liderlerin maalesef illegal örgütlerin önünü açar halde davranması. Bu olay güzel yönetilebilir ise, tarihe hükümeti terbiye etme, yaptıkları yanlışları fark ettirmek adına hükümete güzelce bir ikaz’ şeklinde çok güzel, dolu dolu bir şey olarak geçebilirdi.
Ancak ( olayların) şu anda geldiği mevzu, üzücüdür. Bu illegal örgütler, Taksim’de bir camiye ayakkabıları ile girip içki içmişlerdir ve orada sevişmişlerdir. Bunu bilerek yaptılar. Bunlar yapılmamalı. O bizim tarafımızı çok rencide ediyor. Burada bunu kim yapıyor? Provakatörler… Biz Fadime Şahin ( düzmecesi) ile parti kaybetmiş bir grubuz.
CHP, bunun ( provakatör olayların) önünü kesebilirdi çünkü örgütü var, gücü var. Ona göre planı, programı olmalı. Sen ana muhalefetsin ve böyle bir şey oluşmuş. Bu, ana muhalefet için güzel bir ortamdır. Sonuçta hükümete karşı bir sestir bu. Muhalefetin özelliği, demokrasinin de güzelliği budur.
Benim camiimde eğer bu olaylar yaşanıyor ise, benim tepkim çok büyük olur o guruba; ben onu öyle hafif geçmem. Ama burada ben de provakasyon hissettiğim için, üstüne gitmiyorum. Sadece uyarı yapıyorum.
Provakatörleri ayıklamak çok kolaydır. Kimse tersini iddia etmesin. Bizim mitinglerimiz neden 40 yıldır olaysız geçer? Biz, kendi içimizde provakatörlere izin vermeyiz.
Ana muhalefet bu süreci düzgün yönetebilir. Biz 28 Şubat’ı, 12 Eylül’ü görmüş bir partiyiz. Hocamız bizi nasıl yönetti? Yoksa biz sokağa çıkamayacak kadar aciz miydik? Ama hocamız bize öyle şeyler sundu ki, devlet hayatında böyle şeylerin geçici olduğunu söylerdi.
Bugün bizim ( Saadet Partisi) bu olaya müdahale edemememizin sebebi, Meclis dışında kalmamızdır. Yoksa, teşkilat olarak biz her şeyi yapıyoruz. Basın açıklaması da yapıyoruz. Oğuzhan Asıltürk Bey’in yaptığı açıklamayı hiçbir yerde duyamıyorsunuz ama Oğuzhan Bey, T.B.M.M de bir grup başkanı olsaydı, onu bütün dünya duyardı.
Ben Beykoz’un (eylemlerini) beğendim. Beykoz, sağduyulu davrandı. Bu olaya küçük protestolar ile devam ediyor; güzel. Öyle de olmalı zaten. Demokrasi bu. Biz şu anda zaten bu olayların içinde varız. Bizim Yüksek İstişare Kurulu Başkanımız Oğuzhan Asiltürk Bey, Milli Görüş’ün lideridir. Herkes onun sözüne bakar. Biz, Gezi Parkı’nda başlayan bu olayın nereye doğru gittiğini çözmeye çalışıyoruz çünkü içinde bizim maneviyat olarak düşündüğümüz şeyleri reddeden bir şeyler var. Benim camiimdeki olay beni sarstı. Bu topluluk neyi protesto ettiğini bilmeli.
Halk, 10 yıl çok suskun kaldı. Bu ülkede aslında 10 yıldır siyaset yapılmadı. Bunca yıldır aslında belirli bir limitte olan sistemi önümüze koydular ve bu Ak Parti, yüzde 30’un üzerindedir, bu CHP’dir yüzde 20’nin, bu MHP yüzde 10’un üzerindedir. Bunlara oy verin çekilin; hiç de düşünmeyin’ dediler.
Kardeşlerimizin hak arayışlarını izliyoruz; bunu Hükümet’i uyarma adına güzel buluyoruz. Hükümet’in o gururlanma, kibirlenme bölgelerini şöyle bir gözden geçirmesi açısından olumlu buluyoruz. Gezi Parkı’nda eğer gerçekten bir suç var ise, bir yanlış var ise, buna tekrar bakılacağını bildiğimiz için güzel buluyoruz. Ancak bazı ufak tefek şeylerden dolayı dikkatli davranıyoruz. Olayın illegal örgütler tarafından provake edilir hale gelmesinden çekiniyoruz. Ama her şeyi takip ediyoruz, bunu bilesiniz! İnşallah içinde olmamız gereken gün de orada oluruz.
Bu arada, Hayır kermesi devam ediyor
Bu arada, Saadet Partisi Beykoz İlçe Teşkilatı Başkanı Burhaz Öz ve Teşkilat yöneticileri ile rastlaştığımız hayır çarşısı, Anadolu Gençlik Derneği’nin, SP Kadınlar Komisyonu ile ortaklaşa hazırladıkları bir etkinlik.
Bu hafta sonuna kadar devam etmesi planlanan ancak uzatılma ihtimali de bulunan çarşıda, tarafımızdan test edilen (!) leziz gözleme gibi, gıda, giyim, zücaciye ürünleri satışa sunuluyor.
Haber: Arzu Başlantı