Yalnızlık Makamı

İnsan dediğin zaten yalnızdır; yaşarken de ölürken de..

Oturup etraflıca düşünsek, üzülürüz hayatta kimsesi olmayanlar adına. Kendimizce dertlenir adlarına, yine şükrederiz kendimizce; kendi halimize! Elbette insanın ailesi, arkadaşları, dostları paha

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İnsan dediğin zaten yalnızdır; yaşarken de ölürken de..

Oturup etraflıca düşünsek, üzülürüz hayatta kimsesi olmayanlar adına. Kendimizce dertlenir adlarına, yine şükrederiz kendimizce; kendi halimize! Elbette insanın ailesi, arkadaşları, dostları paha biçilmez ‘var‘lıklar! Kimseyi kimsenin yerine koymak olmaz. Zaten kimse de kimsenin yerine uymaz. Hal böyle olunca, herkesi etraflıca sarmalamak gerekir oldukları yerlerde; kırmadan, incitmeden…

..

Ama işte!

Bu değil asıl bahsettiğim! Gerçekte diyorum ‘kim‘i var ki insanın? Kendi dışında Sahibi’nden başka… o’ndan başka? Ve kime bel bağlarsan bağla bu hayatta, O vaktini bekleyip  ‘var‘lığı hatırlatıyor; layıkıyla… demiyor mu ki; ‘En sevdiklerinizin yokluğuyla sınanırsınız’… istiyor ki anlayalım; gerçek Dost’un ne olduğunu, kim olduğunu…  Hani laf aramızda eksik olmasın ‘dost bellediklerimizde’ yeri geldikçe hatırlatıyor ‘dost‘ olmadıklarını… Bize de elbet, bunu da Hakk’tan bilmek düşüyor! Ki zaten öyle…

Anlattığımız kadarını bilir herkes! Nasıl görmelerini istersek öyle görürler… ve ancak büründüğümüz rolleri izleyebilirler… Ziyadesi aslında, sahibinde saklı… Bundandır; ‘sen bunu nasıl yaptın’ diye şaşmamalı… Yani herkes aslıyla kalbinde baş başadır! Yaşamını insan ilişkileri üzerine kurmayanın yaşamı asla alt-üst olmaz! İşte bunun altına atmak isterdim imzamı! Olacaksam da buna kefil olmalıydım! Gerçek dostu Dost belleyenin sırtını kim yere getirebilirdi ki? Değilmi ki, teslim olan teselli bulur…

…

Yoldaşı kalbi olan yanız kalırmı ki? Kalbin içindeki bir ömür yetmezmi ki? Hatta ömürden sonrasında… 

Kalbindekiyle çıkılan yollarda; yoldan memnun… Yolcudan memnun… Teslim olmanın pes etmek değil, başlamak… Cesaretin savaşmak  değil, O’nun tercih ettiğine boyun eğmek… Yaşamanın, yaşamla savaşmak değil onunla barışmak… Değiştiremeyeceğin şeyler karşısında acziyetini kabullenmek…  Açgözlü olmadan karın doyurmak… Göstermeden yardım etmek…  Ama en önemlisi niyetini kirletmemek olduğunu anlamak; sağlam bir yoldaş gerektirir… Yürek gerektirir… Yürektekine sahip çıkmayı gerektirir…

…Yol belli, yolcusu belli… Mihmandarı kalbi olupta r’efik olmayan mı görülmüş ki alemde? Ama bunların cümlesi elbette, yüreği yetene! Görmek isteyene!

Dualarımızı da eksik etmeyiz; ‘Allah dostların eksikliğini göstermesin, dostlar sağ olsun.’ Ancak şu da unutulmasın; gerçek Dost ‘sağ kalmaktan’ bile münezzehtir…

Yalnızlık Makamı
Bizi Takip Edin