Olayın geçtiği yer bir otobüs…
Birçok insanın iş çıkış saati olan 18.00 ve 19.00 arası her zaman olduğu gibi tıka basa dolu olan 15 TY otobüsü nedense o gün daha sakin.
Birbirini ezmek zorunda kalan kimse yok, neredeyse imkansız ama herkes oturuyor. Hatta boş koltuklar da var.
Sanırım bu sakinlikte okulların tatil olmasının etkisi de var.
Beykoz merkez durağından otobüse binen orta yaşlarda bir şahıs.
Otobüste uzun süredir oturmakta olan iki genç…
Otobüsün en arka koltuklarında sağ ve sol uçlarda oturmakta olan iki bayan.
Sol tarafta oturan genç kızımız Beykoz otobüslerinde çok sık rastlayamayacağımız bir şey yapıyor; kitap okuyor.
Beykoz merkez durağından otobüse binmiş olan şahıs ise en arka koltuklarda oturmakta olan iki bayanın ortasındaki koltuklarda yerini alıyor ve kulaklık olmadan son ses müzik dinliyor.
Arada kitap okumakta olan genç kızı rahatsız ediyor.
‘Müzik çok açık mı? Kusura bakma sizi de rahatsız ediyorum’ diyor ama kız adamla muhatap olmuyor.
Adamın hareketleri bir tuhaf!
Otobüste uzun süredir oturmakta olan iki genç Ortaçeşme’de inmek için ayağa kalkıyor, düğmeye basıyor ancak inmiyorlar.
Bir süre sonra son ses müzik dinleyen şahsa; ‘müziğin sesini kısar mısınız? Rahatsız oluyoruz’ diyorlar.
Müziği dinlemekte olan ters cevap verir endişesiyle sağ tarafta oturmakta olan ben de ‘evet biraz kısarsanız iyi olur’ diyorum.
Bizlerin ikazlarını dikkate alan adam ters cevap vermeden müziğin sesini kısıyor.
Bir süre sonra da Tokatköy Cindere durağında iniyor.
Bir sonraki durakta gençlerle birlikte iniyorum.
Tabi meraklı olmamın vermiş olduğu bir duyguyla gençlere; Ortaçeşme’de düğmeye bastıklarını ancak inmediklerini hatırlatıp sebebini soruyorum.
Aldığım cevap o kadar gurur verici…
‘Adamın garip davrandığını düşündük. İnmek için ayağa kalktığımızda ise şahsın alkol aldığını fark ettik. Son zamanlarda yaşanan olaylar da malum. Size veya diğer tarafta oturmakta olan bayana bir rahatsızlık verir düşüncesiyle de inmedik’.
Son zamanlarda yaşanan taciz ve tecavüz olayları gençleri bu düşüncelere mecbur bırakmış olsa da hala böyle pırlanta gibi gençlerin Beykoz’da var olduklarını bilmek bile gurur verici.
Sevgili Mutlu Atagün ve Eren Demirci önce sizleri yetiştiren ailenize sonra da sizlere kucak dolusu sevgiler.
Çok değil daha bir önceki köşe yazımda kaleme aldığım ‘Kadın‘ başlığına sahip yazımın yayınlandığı gün başımdan geçen bu olayı sizlerle paylaşmak istedim.
Türkiye’de son zamanlarda yaşanan demiyorum çünkü kadına şiddet her dönem ne yazık ki vardı ancak medyada bu kadar yer bulup ses getirmiyordu. Kadınların erkekkk! gözünden temsil edildiğini düşündüğüm umutsuzluk dolu köşe yazımın yayımlandığı gün yaşadıklarım ise içime umut tohumlarını yeniden ekmeye yetti.
Dilerim ki, nice Mutlu’lar, Eren’ler yetişir.