Gala için geri sayım başladı!

Avrupa Birliği (AB) onaylı “ilk” proje olan “Beykoz ’da Yaşam ve Sanat,”  başarısını 19 Temmuz’da Beykozluların davetli olduğu Gala Gecesi ile taçlandıracak

Beykoz Belediyesi’nin Avrupa Birliği (AB) onay

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Avrupa Birliği (AB) onaylı “ilk” proje olan “Beykoz ’da Yaşam ve Sanat,”  başarısını 19 Temmuz’da Beykozluların davetli olduğu Gala Gecesi ile taçlandıracak

Beykoz Belediyesi’nin Avrupa Birliği (AB) onaylı “ilk” projesi “Beykoz’da Yaşam ve Sanat,”  başarısını 19 Temmuz’da tüm Beykozlular’ın davetli olduğu Gala Gecesi ile taçlandıracak! Beykoz Güncel Haber, galaya sadece “2” gün kala projenin mimarları ile görüştü. Bu amaçla gençlerin Riva’da kaldıkları otele gittik ve bir yandan proje yetkilileri ile görüşürken, diğer yandan da etkinliklere iştirak ettik!

Misafir gençler, 9 gündür Beykoz’dalar

Geçtiğimiz günlerde bir haber yapmış ve Beykoz Belediyesi’nin, Avrupa Birliği’nden hibe almayı başaran “Beykoz’da Yaşam ve Sanat” isimli projesi kapsamında, sanatın farklı dallarında buluşturmak ve ilçenin tanıtımını sağlamak amacıyla Avrupalı 40 genci Beykoz’da bir araya getirdiğini ve bu şekilde birçok önyargının yıkılmasına da vesile olduğunu belirtmiştik.

8 Temmuz’da Beykoz’a gelerek, Riva’daki otellerine yerleştirilen gençler, gün içerisinde hem çeşitli projelerde görev alıyor, hem de kültür ve tarih gezilerine çıkıyorlar. 20 Temmuz’da ilçemizden ayrılacak olan gençleri bir araya getiren bu ilginç projenin mimarları Erdem Güler ve Filiz Öner ile görüştük. 

Projenin mimarları ne diyorlar?

Beykoz Belediyesi Gençlik Meclisi üyesi Erdem Güler, AB projeleri ile ilk olarak Belediye’nin kardeş şehri olan Mülheim an der Ruhr’un davetlisi olarak Almanya’ya gittiğinde tanışmış. Bunun sonrasında AB projelerini sürekli olarak takip ederek, birçok projede yer alan Güler, şimdi çeşit çeşit projeler üretiyor!

İşte, Güler’in bu projelerinden biri de, Beykoz Belediyesi ile el ele vererek yaşama geçirdiği “ Beykoz’da Sanat ve Yaşam Projesi!”

Erdem Güler

Beykoz’a yakın bir proje

Erdem Güler, projelerinde bugüne dek gelinen noktayı gazetemize şu sözler ile anlattı:   “ Doğma büyüme Beykozlu olduğum için Beykoz’a yakın bir proje yazmak istedim. Atölye çalışmalarında yani workshop’larda Beykoz’un tarihi ile bugünkü özelliklerini harmanlayarak ortak bir şey üretmeye çalıştım. Örneğin, Hobi Bahçesi bundan iki-üç sene önce açılmış olan bir yer. Keza, Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’miz de daha yepyeni! Ancak cam sanatı Beykoz’da yüzyıllardır olan bir şey.”

Camcılık, sokak aralarında da olsa hâlâ yaşıyor Beykoz’da!

Aslında projeyi yazarken bu konuya da dikkat çekmek istedik çünkü Beykoz’da ciddi bir cam emekçiliği var.  Bu bir şekilde devam ediyor; belki özel bir kurumda devam ediyor, belki sokak arasında devam ediyor ama ediyor! Bu bağlamda cam sanatının devam ettiğini kendi halkımıza da göstermek adına ‘camcılık’ atölye çalışmasını koyduk.

“Kendi kültürümüzü yaşattığımızı başka insanlara göstermek için halk oyunları dansı çalışma grubumuz da var. ‘Beykoz’da Yaşam ve Sanat’ isimli projemizin içinde bir de  “bahçecilik’ grubu oluşturduk.

Yabancı gözüyle ‘Beykoz’u görmek istedik!

Projemizdeki ‘kısa film’ atölyemize gelince… Biz aslında kısa film atölyesini, hem olayları betimlemek, hem de ‘yabancı gözüyle Beykoz nedir, yabancı bir göz Beykoz’u kameraya nasıl alıyor?’ hususunu anlamak için projemize dahil ettik.”

Amacımız, onların iletişim kurmalarını sağlamak

Yani, projemizde cam işçiliği, peyzaj (bahçecilik), kısa film ve dans atölyeleri var. Her bir atölye çalışmasına, her ülkeden 2’şer kişi vermeye çalıştık. Bu şekilde hem bu arkadaşlarımızın işbirliği içinde ortaya ortak bir şey çıkarmalarını sağladık, hem de onlara aynı ortamda bulunarak birbirlerinin yaşam tarzlarını, becerilerini ölçme imkânı verdik. Bu atölyelerin amacı, tamamen gençlerin birbirleriyle iletişim kurmalarını sağlamak. Onlara mükemmel şekilde dans ettirmek, mükemmel cam işçilikleri ortaya çıkarmak gibi bir amacımız yok. Zaten 12 günde ne kadar profesyonel olabilirler ki?

Proje, daha öncesinde ödül de aldı!

Projeyi yazdıktan sonra AK Parti İstanbul Genlik Kolları’nın 2011 yılında İstanbul çapında düzenlediği “AB Proje Yarışması”na da katıldığını ifade eden Erdem Güler, burada ikincilik ödülü aldığını belirtti. Ancak burada ilginç olan, ikinci olmasına rağmen, söz konusu projenin bu yarışmada derece alıp da daha sonra AB tarafından onaylanacak olan tek proje olmayı başarması!

Proje, Beykoz Belediyesi’nin katkıları ile zenginleşti

Belediye Gençlik Meclisi üyesi Güler, projeyi yazdıktan ve aynı proje ile bir yarışmada derece aldıktan sonra Beykoz Belediyesi AB ve Dış İlişkiler uzmanı Filiz Öner ile biraya gelerek, onun da katkılarıyla projeyi zenginleştirdiklerini belirtti. Kabulü umuduyla 1 Şubat 2012 tarihinde Avrupa Birliği’ne başvurusu yapılan proje, Nisan 2012 tarihinde ise kabul edildi.

Hummalı bir hazırlık dönemi

Projenin AB tarafından kabul edilmesinin ardından ise Erdem Güler ve Filiz Öner için hummalı bir çalışma dönemi başladı! Erdem Güler, bu konuda Filiz Öner’e gazetemiz aracılığı ile teşekkürlerini ilettikten sonra şu açıklamayı yaptı: “ Çalışma atölyelerimizi belirledikten ve katılacak olan tarafları da davet ettikten sonra da zaten bu gördüğünüz proje başlamış oldu”

Ulaşım ve akşam yemekleri de Belediye’den

Güler, konuşmasının devamında, AB’den hibe alan projelerde, proje kapsamındaki her masraf karşılanmadığı için misafir gençlerin ulaşımı ve akşam yemekleri ile proje kırtasiye malzemelerinin Beykoz Belediyesi’nin desteği ile karşılandığını belirtti. Beykoz Belediyesi, ayrıca Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’ni de projenin hizmetine sunmuş.

Neden bu ülkelerin seçildiğine gelince…

Avrupa Birliği hibesinden yararlanacak olan projelerde katılımcı ülke seçimlerinin neye göre yapıldığı hakkında bilgi vermek durumunda oldukları hatırlatmasında bulunan Güler, “ Almanya’da bir Türk popülasyonu var. Acaba Almanya’daki Türkler, Türkler’i, buradaki Türkler gibi tanıtıyorlar mı? Fransa’da çok büyük bir İslam popülasyonu var, acaba oradaki İslam popülasyonu ile buradaki Müslümanların yaşayış tarzı aynı mı? Polonya’da azınlık kavramı var. Macarlar’a gelince, Türkler ile aynı tarihten gelip yolların çok kesiştiği ve sonrasında düşmanlaşmış iki milletiz. İsveç’te ise ‘İslamofobia’ (İslam korkusu) var. İşte biz, bunları yıkmak adına bu projemize bu ülke gençlerini davet ettik” dedi.

Ülkelerine döndüklerinde onlara Türkiye’yi nasıl buldukları sorulacak!

Gençlik Meclisi üyesi Erdem Güler, proje amaçlarını şu sözler ile ifade etti:“ Türkiye, özellikle Avrupa’da yıllarca kötülenmiş bir ülke. İlk tanıştığımız ve ‘Türkiye senin için nedir?’ diye sorduğumuz yabancı arkadaşlar, ‘Türkiye, en modern İslam ülkesidir’ demelerine rağmen, yine de bir önyargı söz konusu. Minik bir projenin bu konuda ne kadar etkili olabileceğini düşündüğümüzden dolayı, bu etkinlikleri gerçekleştiriyoruz. Bu projenin amacı, özellikle yurt dışındaki gençlerin Türkiye ile ilgili önyargılarının kaldırılması. Onların ülkemizi görme fırsatı yakalayarak; hoşgörümüze, insanlara olan saygı ve sevgimize bizzat şahit olarak, kendi ülkelerinde bizim reklamımızı yapmalarını istiyoruz biz. Bu arkadaşlar ülkelerine döndüklerinde arkadaşları onlara mutlaka Türkiye’yi nasıl bulduklarını soracaklardır. O zaman, “biz mükemmel bir otelde, mükemmel insanlar ile kaldık; İstanbul mükemmel bir şehir, yaptığımız tekne gezisi inanılmazdı, iki köprünün birden altından geçtik, şehir ışıl ışıldı’ demeleri, bizim için bu emeklerimizin karşılığı olacak. Bizim amacımız budur; biz bu cümleleri arkadaşlarımıza söyletebiliyorsak, mutluyuz. Bu arkadaşlarımız şu anda facebook sayfalarına inanılmaz güzel şeyler yazıyorlar.”

Filiz Öner

Çıkış noktamız, Beykoz’un kültürü oldu!

Projenin mimarlarından ve aynı zamanda da emektarlarından biri olan Beykoz Belediyesi AB ve Dış İlişkiler uzmanı Filiz Öner ise Beykoz Güncel Haber’e şu açıklamalarda bulundu: “ Bu proje Belediyemizin ilk Avrupa Birliği projesi; bir gençlik projesi. Bu projeyi yaratırken Erdem Bey ile birlikte çalıştık. Çıkış noktamız, Beykoz’umuzun geleneksel kültürü oldu. ‘Camcılık bizim kültürümüz, bunu neden Avrupalı gençlere ve kendi gençlerimize tanıtmayalım?’ dedik. Beykoz’umuzun yeşili de çok güzel, bir bahçe işleri atölyesi olsun istedik. Yine kendi kültürümüzden yola çıkarak dansı ekledik. Bir de Beykoz’umuzu gençlerin gözünden tanıyalım istedik ve projemize kısa film grubunu ekledik. Bu şekilde bu projeyi yarattık. Bunun sonrasında ortaklarımıza ulaşma noktasında ise aslında çok zorlanmadım çünkü halihazırda bizim kardeş şehirlerimiz ile iyi ilişkilerimiz var. Maceristan’ın Mohaç ve Almanya’nın Mülheim an der Ruhr şehirleri gibi. Onlar bu projeye çok sıcak baktılar.”

Polonyalı gençler, Polonezköy’ü duyunca şaşırdılar!

Proje ile ilgili olarak katılımcı gençlerden nasıl geri dönüşümler aldıkları sorusunu yönelttiğimiz AB uzmanı Öner, bize şu bilgiyi aktardı: “Gençler projeden çok memnunlar. Özellikle Beykoz’un böyle bir yer olduğunu bilmiyorlarmış, çok hoşlarına gitti. Mesela, Polonyalı arkadaşlarımız Beykoz’da Polonyalılar’ın yaşadığı Polonezköy adında bir köyün olduğunu bilmiyorlarmış! Kendi kültürlerinin burada yaşadıklarını gördüklerinde çok mutlu oldular.

Camcılık atölyesine devam eden gençler, bunun kendilerine çok değer kattığını ifade ettiler bize. Beykoz’la ilgili çok da güzel ürünler yapıyorlar. Dans grubuna katılanlar da öyle! Türk halk oyunlarında, kendi kültürlerinden öğeler de bulduklarını belirttiler.”

Gözlerindeki samimiyeti görüyoruz!

“Projemizde düzenlediğimiz kültür gecelerinin de önemi çok büyük. Bunlarda önyargılar yıkılıyor, çok güzel bir kaynaşma oluyor; benzerlikleri ve farklılıkları görüyoruz.”

Bu benzerlikler yakalandığında gençlerin çok mutlu olduklarını ifade eden Öner, “gençlerin gözlerindeki o samimiyeti görmek benim en çok hoşuma giden şey oldu” dedi.

İçlerinde ilk kez kestane yiyenler oldu!

Yetkililerin açıklamalarından öğrendiğimize göre, bu gençlere sokak arabalarından kestane ikram edildiğinde anlaşılmış ki, bazı gençler kestaneyi ‘kavrulmuş’ olarak ilk defa yemişler; bir kaçı ise kestaneyi ilk defa tatmışlar! Gençlerin Türk lokumuna bayıldıklarını da hatırlatmadan geçmeyelim! Türk Çayı da aynı şekilde; çünkü gençlerin marketlerden Türk çayı ve çay bardağı alışverişlerine şahit olduk!

Panorama 1453’ten çok etkilendiler!

İstanbul’u ve Beykoz’u tanıtmak için misafir gençleri tarihi ve kültürel gezilere çıkaran Beykoz ekibi, bu amaç ile onlara Küçüksu Kasrı, Polenezköy, Sultanahmet, Ayasofya, Anadoluhisarı, Kanlıca, Anadolu Kavağı, Topkapı, Eminönü gibi tarihi ve kültürel mekânları gezdirdi. Sırada Kapalıçarşı gezisi var!

Gençleri Miniatürk ve Panorama 1453’e de götürdüklerini kaydeden proje mimarı Erdem Güler, Avrupalı bu gençlerin en çok Panorama 1453’ten etkilendiklerini belirtti. “ Asıl şoku Panorama’da yaşadılar! Ben Miniatürk’ten daha çok etkileneceklerini sanıyordum; ancak burayı tam olarak çözmediler. Panorama’da ise şoke oldular!”

Fransız gençlerin düzenlediği “Kültür Gecesi”ne katıldık!

Proje kapsamında, her misafir ülke, bir kez olmak üzere “Kültür Gecesi” düzenliyor ve bu şekilde de kendi kültürlerine ait özellikleri yabancı arkadaşlarına aktararak,  onları bilgilendiriyorlar.

Böylece bir yandan kültürler arasında benzerlikler bulunabileceğine şahit olup şaşıran gençler, diğer yandan da yeni şeyler öğrenmiş oluyorlar.

Bu kültür gecelerinde, her bir ülke, kendi mutfağından örnekler de sunuyor!

Biz de, Fransız Kültür Gecesi’ne katılma olanağı bulduk. Fransız gençler, bir araya gelerek, Alman, İsveç, Türk ve Macar arkadaşlarına bilgisayarda ülkelerine at bir slayt sunumu sunduktan sonra, onlar için Fransızca şarkılar söylediler!

Ardından ise aynı grup, kısa bir yarışma tertip etti. “Sözlük oyunu” adı verilen bu oyunda, birkaç Fransızca kelimeyi arkadaşlarına İngilizce olarak tarif eden gençler, ülke ülke takımlara ayrılan grup sözcülerinden, öğrenilen bu kelimeleri arkadaşlarına kağıda çizmek suretiyle anlatmalarını istediler.

Çizilen kelimelerin Fransızca karşılıklarını en çok hatırlayan Polonyalı grup, yarışmanın birincisi ilan edildi!

Yaşasın Fransız krepi!

Yarışmanın sonrasında ise Fransız gençler, gün içinde otelin mutfağında hazırlamış oldukları krepleri çikolata ya da şeker tercihli olarak arkadaşlarına ikram ederek, kültür gecesi sorumluluğunu başarıyla üzerlerinden attılar!

Gece, futbol maçı ile sonlandı!

Kültür Gecesi’nin ardından otobüslerine binerek Riva Spor Kulübü’nün tesislerine doğru yol alan gençler, yoğun geçen günü aralarında yaptıkları futbol maçı ile sonlandırdılar!

Gala Gecesi, 19 Temmuz’da; tüm Beykoz davetli!

“Beykoz’da Sanat ve Yaşam Projesi”nin Gala Gecesi, 19 Temmuz’da, Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde, saat 18: 30’da bir kokteyl ile başlayacak. Misafirler kokteyl sırasında aynı zamanda camcılık ve bahçe işleri atölyesine katılmış olan misafir gençlerin sergilerini de gezebilecekler.

 Haber: Arzu Başlantı

Gala için geri sayım başladı!
Bizi Takip Edin