Anadolu'nun milli ruhu ve inançlı duruşu

Yüzyıllardır ülkemizin üzerinde oynanan çeşitli entrikalar ve yıkıcı oyunlar ülkemizdeki milli şuur ve vatan sevgisini hiçbir zaman eksiltememiştir, hatta daha da güçlendirmiştir. Bunu şuradan anlayabiliriz: ülkemizin kuruluşunda imkansızlıkların olduğu d

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yüzyıllardır ülkemizin üzerinde oynanan çeşitli entrikalar ve yıkıcı oyunlar ülkemizdeki milli şuur ve vatan sevgisini hiçbir zaman eksiltememiştir, hatta daha da güçlendirmiştir. Bunu şuradan anlayabiliriz: ülkemizin kuruluşunda imkansızlıkların olduğu dönemde, halkımız kıt kanaat geçimini sağlarken vatanımızın geleceğini düşünerek hareket etmiş ve büyük fedakarlıklarda bulunmuştur. Şimdi dünyadaki gelişmelere baktığımızda bu kadar şer güçlerin ve hainlerin oyunlarıyla mücadele edip ayakta durabilen hiçbir millet yoktur. Bu güç Anadolu’nun milli ruh ve inançlı duruşu ile ispatlanmıştır.

İşte bu duruşun kaynağı, onurlu, inançlı, vatansever milletimize aittir. Bu duyguları sizlerle paylaşırken ailemin büyüklerinden öğrendiğim ve gururlandığım bir gerçeği sizlerle paylaşmak istiyorum. Rize ili Hemşin ilçesi, Nurluca (Çanava) köyü 1913-1916 yılları, ülkemizin Ruslarla mücadele verdiği Sarıkamış harekatı öncesi gönüllü askerler istenilmekteydi. Köyümüze muhtar aracılığıyla haberde, ‘Askere gitmek isteyenler köyün merkezinde toplansın.’ denir. Babam Necmettin Babuz’un dedesi olan Yahya Babuz hiç tereddüt etmeden kararını verir ve askere gitmek ister. Bunu duyan köydeki arkadaşları ve büyükleri: ‘Yahya sen 5 çocuk babasısın ve eşin gebe, neden ısrarla gitmek istiyorsun?‘ derler. Dedemiz Yahya Babuz’un cevabı : ‘Ülkemin bana ihtiyacı var, Vatanıma canım feda‘ demiştir. 9 köyden toplanan toplam 20 kişi köyün dağında buluşurlar. Bu buluşma ile ayrılık vakti gelmiştir. Dedem 11 yaşındaki büyük oğlu İsmail Babuz’a sarılarak : ‘Kardeşlerini sana, seni de Allah’a emanet ediyorum.’ der ve dağ yolu ile Erzurum’a oradan da Sarıkamış’a yürüyerek giderler. Daha sonra aldığımız bilgilere göre Sarıkamış Harekatı’nda yaralı olarak Erzurum Mareşal Fevzi Çakmak Hastanesi’ne getirildiğini duyduk. Ondan sonra haber alınamamıştır. Yahya dedemizin şehit olduğu sonraki tarihlerde devlet tarafından bağlanan şehitlik maaşı ile ortaya çıkmıştır. Bu bilgiler o zaman ki köyümüzün yaşlı insanları ve akrabalarımız tarafından bizlere aktarılmıştır. Böyle bir vatan sevgisi olan ailenin 4. kuşak torunu olmaktan onur ve gurur duyar, rahmetli dedemizi tüm ailemiz adına dua ile yaad ederim. 

Bu konuyu sizlere paylaşmaktaki maksadım, Sarıkamış’tan Çanakkale’ye, Sakarya’dan Kurtuluş Savaşı’na ülkemiz için ve bizlerin geleceği için canlarını hiç düşünmeden vererek şehitlik ve gazilik mertebesine ulaşan ecdadımızın  o günkü ruhu, inancı ve fedakarlığı görülüyor ki bugün ki şartlarda dahi hiç bitmedi bitmeyecek, ülkemizi bölmek isteyenlere geçit vermeyecek.

O zamanın zor şartlarında eşini vatanı için şehir verip dul kalan Yahya büyük dedemizin eşi Rabia büyük annemiz çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamak için tarlaya ektiği keten ile el dokuma tezgahında örgüsünü yapıp mani söyleyerek acılarını gidermeye çalışırmış. Bu maniden bir tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum.

İnce keten dokurum soğanın zarı gibi,

Akıttım göz yaşamı Hemşin puğarı gibi.’

Ülkemizin bu zamanki şartlarına baktığımızda vatanseverlik ve inançlarından ödün vermeyen milli şuur hala devam etmekte bu gurur verici güç ile Mehmetçiğimiz gerektiğinde şehit olarak şehadet mertebesine seve seve ermektedir. Sınır ötesi harekatta güvenliğimiz ve mazlumlar için mücadele etmekte olan tüm Mehmetçiklerimize yürekten muzafferiyet diler şehit olanlara da rahmet ve dua ile anarım.

Anadolu'nun milli ruhu ve inançlı duruşu
Bizi Takip Edin