Beykoz'dan Alaçatı'ya

Bahar gelişi her mevsimde güzeldir diyerek başlamak istiyorum söze. Çünkü baharlar insanın kendi içinde geldiği, devam ettiği ve bitmediği sürece bahardır.

Yoksa “Ne baharlar geldi geçti bu hüzün mevsiminden” diye şiirler…

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bahar gelişi her mevsimde güzeldir diyerek başlamak istiyorum söze. Çünkü baharlar insanın kendi içinde geldiği, devam ettiği ve bitmediği sürece bahardır.

Yoksa “Ne baharlar geldi geçti bu hüzün mevsiminden” diye şiirler yazar gönül derinliklerinden.

Durum böyle iken birde her yıl gelen bahar mevsimleri vardır.

Kış geldi, gitti kar yağdı yağmadı derken bir sabah kalkıp penceremizin perdesini açtığımızda baktık ki bahar gelmiş.

Kuşların ötüşü dahi bir değişik oluyor baharın gelişinde. İnsanların morali daha da yükseliyor, kendini daha da iyi hissediyor.

Rengârenk açmış İstanbul laleleri parkların bahçelerini süslüyor. Erguvanlar da İstanbul Boğazı’nın süsü oluyor. İstanbul’un nefes alma yerlerinin başında gelen Beykoz’un köyleri mesire yerleri hafta sonları İstanbulluların kaçış yerleri oluyor.

Bahar dedik ya gönüldeki bahar, mevsimlerdeki bahar her zaman çekilir, şikâyet edilmez bir hal getiriyor işte.

Erguvan izleme gezintileri, lale festivalleri İstanbulluların ilgisini çektiği kadar uluslararası gezginlerin, doğaseverlerin, sanatçıların aslında her kesimden insanın ilgisini çekiyor. Resimler çiziliyor, şiirler yazılıyor, besteler yapılıyor bu güzelliklere.

Beykoz tarihi ve doğal güzelliklerini festivallere çevirdiğinde ülkemizin dört bir köşesinden insanlarımızın keyifle gelip, Beykoz ekonomisine katkı sunarak geri döneceklerdir.

İşte burada baharın gelişini karşıladığım yerlerden biri olan Ege kıyılarının güzel kasabalarından olan Alaçatı Ot Festivali örneğini vermek istiyorum. Bu örneği aslından vermeye gerek yok Alaçatı’ya giden gitmeyen herkes biliyordur zaten.

Efendim otun Festivali’mi olur. Olmuş işte. “Alaçatı Ot Festivali” Festivaller belirli temalara yapılır öyle değil mi? Her yerde bulunan ot için festival mi yapılır.

Aslına bakılırsa, ot işin bahanesi. Alaçatı Ot festivalini festival yapan binlerce insanın 2 günlüğüne İzmir’in bu küçük kasabasına gelmesini sağlayan asıl sebepler. Şehrin atmosferidir. Korunmuş tarihi dokusudur. İnsanların değişmeyen misafirperverliğidir. Saygı ve sevgi geleneğidir. Kapılarının herkese açık oluşudur. Lezzetli geleneksel ege yemekleridir. Yüzyıllarca bu bölgelerde yaşayan yunan kültürünün, mimarisinin kültürümüzle harmanlanarak yaşatılmasıdır. İşte burada dağda tepede her yerde bulabileceğiniz otlar Alaçatı’da festivale dönüşmüştür.

Her gelişimde ayrı bir keyif aldığım bu kasabanın yine en keyifli ve en yeni mekânlarından birinde bu satırları yazıya döküyorum. İki hanımefendi uzun yıllar kurdukları hayallerini bir gün Alaçatı’da yollarının kesişmesi ile birlikte hayallerini paylaşmaları sonucu ortaya güzel bir mekân çıkarmışlar. Buraya soyadlarının baş harflerini vererek B&Y Lounge Butik Oteli açmışlar. Aslında buraya otel demek doğru değil. Kendi eviniz gibi bir yer. Alaçatı’ya bir gün yolunuz düştüğünde bu güzel mekânın tarihi ve otantik atmosferini yaşamanızı öneriyorum.

Dileğim şudur ki, her güzelliği içerisinde bulunduran Beykoz’unda etkileyici festivallere ev sahipliği yapması.

Beykoz Şiir akşamları geçtiğimiz günlerde 7. Kez Doğuş Haber Gazetesinin ev sahipliğinde yapıldı. Ozan Derviş beyefendiye Beykoz’a kattığı sanatsal bu değerden dolayı teşekkür ediyorum.

Güzel Baharlarda buluşmak dileğiyle…

Beykoz'dan Alaçatı'ya
Bizi Takip Edin